| ||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||
Detaylar | ||||||||||||||||||||||
ARKA KAPAK YAZISI Petraşevski meydanında infaz edilmeyi bekleyen Dostoyevski, hayatında beş dakikası olduğunu düşünür. İlk infaza gidenlerin arkasından sıra kendine gelecektir ve beş dakikalık bir zamanı vardır. İşte bu beş dakika içinde hayatını gözden geçirir ünlü yazar ve bütün hayatını bu beş dakikanın içine sığdırır. Bu temayı daha sonra Budala adlı romanında da işleyecektir. Ölüme bu kadar yaklaşmış olmak, Dostoyevski’nin daha sonraki hayatını da kökünden değiştirecek, gençliğinde sıkı sıkıya bağlı olduğu toplumcu düşüncelerini terk ederek, kendini bütünüyle mistik bir dünyanın karanlık sularında gerçeği aramaya adayacaktır. SİZ ONLARI HİÇ BÖYLE TANIMADINIZ Yazdığı romanlarıyla, edebiyat dünyasında bir dönüm noktası oluşturan Dostoyevski’nin özel yaşamı hiç de erdemlerle dolu bir dünya değildir. Karanlık dünya görüşünü insan beyninin derinliklerinde arayan ve daldıkça yüzeye çıkması giderek güçleşen kahramanlar dizisinin neferlerinden biridir. Olumlu bir dünyaya kitaplarında izin vermez, kendi hayatında da olumlu noktalar azdır. Anna Grigoriyevna onu gerçek yaşama çekmeye çalıştıkça, o tüm hırslarını ve tutkularını rulet masalarında tüketmeyi tercih etmiş, borçlandıkça da roman yazma ihtiyacı duymuştur. Olumlu kahramanlar yaratmayan, kadınlara asla erkek kahramanları kadar değer vermeyin, kahramanlarının yakasına yapışan yalakalık ve sırnaşıklığı tüm eserlerine yayarak insanı umutsuzluğun kıyılarına sürükleyen Dostoyevski, bir anlamda edebiyatın Schopenhauer’idir. Yazdıklarında boşu boşuna aydınlık bir dünya beklersiniz, karanlığın en koyulaştığı anlarda bile aydınlığı müjdeleyen tek bir satır bile bulamazsınız. | ||||||||||||||||||||||